Siz söyleyin: Yunanistan mı, Türkiye mi?

Batı Trakya

Bir tarafta, Türkiye’nin ülkedeki azınlıklarla ilgili tavrı, diğer tarafta ise, ülkemiz Yunanistan’ın Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı ile ilgili, tavrı…

Türkiye yıllardan beri: “Ben Patrik seçimine karışmam; bu benim işim değil…” derken; Yunanistan ise tam tersine: “Müftüyü ben atarım; seçim yaptırmam…” diyor… Nitekim, geçtiğimiz günlerde yine, Azınlığın taleplerini görmezden gelerek, tayinli müftülerin görev sürelerini 10 yıl uzattı.

Türkiye, ülkedeki birçok kiliseyi onarıp, Hıristiyanların buralarda ayin yapmasına izin verirken, Yunanistan, Batı Trakya dışındaki camilerin yıkılıp gitmesine göz yumuyor ve Müslümanların bu camilerde ibadet yapmasına, kesinlikle müsaade etmiyor… Buna benzer örnekleri daha çoğaltmak, mümkün. Ancak biz, son yaşanan bir gelişme üzerinden devam edelim…

Türkiye, bundan birkaç hafta önce, ülkedeki azınlıklara ait cemaat vakıflarının kimi mallarına, devletin geçmişte haksız yere el koyduğunu kabul ederek, bu vakıflarının 1936 yılında beyan ettikleri tüm taşınmazların, adlarına tescil edileceğini açıkladı. Peki ya, bunun üzerine ülkemiz Yunanistan ne yaptı? Hiçbir şey… Çünkü her konuda olduğu gibi, bu konuda da, kendini adeta sütten çıkmış ak kaşık olarak görüyor…

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yorgo Delavekuras, Türkiye’nin kararıyla ilgili olarak yaptığı bir açıklamada: “Daha önce yapılan bazı haksızlıkları bugünkü koşullara göre mümkün olduğunca tedavi edebilecek olumlu bir adım” değerlendirmesinde bulunurken, yıllardan beri devletin atadığı kişiler tarafından yönetilen Yunanistan’daki Türk Azınlığa ait vakıf mallarıyla ilgili olarak ise, bir sorun bulunmadığını söyledi…

Azınlığa, Osmanlı İmparatorluğu’ndan intikal eden vakıf mallarından onlarcasının, bugüne kadar devletleştirme veya suiistimal yolu ile zorla elinden alındığını görmezden gelen Delavekuras, açıklamasında ayrıca, insan hakları ile ilgili konularda mütekabiliyetin söz konusu olmadığını, Yunanistan’ın da kendi vatandaşlarıyla ilgili konuları başka ülkelerle, asla konuşmadığını belirtti…

Yani bir anlamda, şunu demeye getirdi: “Türkiye, İstanbul Rum Azınlığı ile ilgili olarak bir adım attığında, Yunanistan’ın da, Batı Trakya Türk Azınlığı ile ilgili olarak benzer bir adım atma zorunluluğu, yok… Batı Trakya Türk Azınlığı benim iç meselemdir; bu konuya Türkiye’yi, karıştırmam…”.

Sanırım, sayın sözcü bunları söylerken, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın, İçişleri Bakanlığı’na değil de, kendinin de görev yaptığı Dışişleri Bakanlığı’na bağlı olduğunu, unutuyor. Yine mütekabiliyet konusuyla ilgili olarak, Lozan’a göre, İstanbul Rum Azınlığı’nın varlığının, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın varlığına veya tam tersi, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın varlığının, İstanbul Rum Azınlığı’nın varlığına bağlı olduğunu, görmezden geliyor…

Biz tabiî ki, göze – göz, dişe – diş mantığından hareketle, bu mütekabiliyetin hiçbir zaman kötü anlamda kullanılmasından yana, değiliz. Ancak madem, bu Azınlıklar birbirinin karşılığı, o zaman, bir taraf birkaç olumlu adım attığında, diğer taraf da, en azından bir olumlu adım, atsın. Hem sonra, taraflar attıkları bu adımları mutlaka karşılıklılık çerçevesinde değerlendirmek zorunda da, değiller. Bu adımları, insan hakları için, kendi vatandaşlarının iyiliği için atılmış olarak, değerlendirebilirler. Buna bir engel mi var? Elbette, hayır… Zaten Türkiye de, bunu yapıyor…

O zaman, ülkemiz Yunanistan da, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın sorunlarıyla ilgili olarak, her defasında lafı döndürüp – dolaştırmaktan bir an önce vazgeçmeli ve türlü – çeşitli mazeretler üretmek yerine, var olan sorunları, artık teker teker, çözme yoluna gitmelidir. Böylece, Azınlıkla ilgili söylemleriyle – eylemleri arasında, ilk defa bir tutarlık da oluşmuş olur…

Sevgili okuyucular; gördüğünüz gibi, Türkiye, Azınlık ve İnsan Hakları konusunda ardı ardına adımlar atarken, ülkemiz, hâlâ yerinde sayıyor. Hatta bazen, geri bile gidiyor… Şimdi bu durumda, siz söyleyin bakalım: Kim daha demokrat ve özgürlükçü?

“Demokrasinin beşiği” olduğu iddiasındaki Avrupa Birliği üyesi ülkemiz Yunanistan mı, yoksa Avrupa değerlerinden çok uzakta olduğu bahanesiyle Birlik kapısında bekletilen, Türkiye mi?

 

 Sezer Rıza, Cumhuriyet Gazetesi

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ