Gümülcine Valiliği toplantı salonu, 26 Haziran 2010 tarihinde, AZINLIK EĞİTİMİ’nin geleceği açısından, önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı…

Yönetim tarafından, yıllar önce, Lozan’ın Azınlık Eğitimi’ne sağladığı özerkliği sonlandırmak için kurulan ve bu nedenle de, Azınlık içerisinde hiçbir zaman kabul görmeyen Selânik Özel Pedagoji Akademisi’nin (SÖPA) geleceği, Azınlık temsilcilerinin de konuşmacı olarak yer aldığı etkinlikte, birçok yönüyle, masaya yatırıldı.

Bu gelişme: “Cemaat ne derse desin, imam bildiğini okurmuş” mantığıyla, yıllardır, Azınlığa tek taraflı dayatmalarda bulunan yönetim anlayışının değişeceğinin veya en azından, değişmek istediğinin, bir işareti olarak algılanabilir. Biz bunu, böyle görmek istiyoruz… Hadi bakalım, hayırlısı…

Toplantıda, SÖPA ile ilgili olarak iki temel görüş dile getirildi. Bunlardan biri, SÖPA’nın tamamen kapatılması ve yerine bir üniversiteye bağlı, Eğitim Fakültesi kurulması. Diğeri ise, SÖPA’nın varlığını devam ettirmesi, ancak yeni bir düzenlemeyle 4 yıllık fakülte düzeyine yükseltilerek, okuldaki mevcut eğitim kalitesinin de arttırılması…

Bu iki görüşün ortak noktası ise, yeni oluşturulacak okulun seviyesinin, mutlaka bir fakülte düzeyinde olması idi. Ancak, bu fakülteye kabul edilecek öğrenciler konusunda, çoğunluk ile Azınlık temsilcileri, farklı görüşleri dile getirdiler. Azınlık kesimi, okula sadece Batı Trakya Türk Azınlığı mensuplarının alınmasını isterken, çoğunluk kesimiyse, herhangi bir ayrımın olmamasını ve isteyen çoğunluk öğrencilerinin de, bu okula gidebilmelerini savundu. Buna gerekçe olarak ise, mevcut Anayasa ve AB yasaları’nın, ayrımcılığa izin vermemesini gösterdi. Yani çoğunluk temsilcilerine göre, bu okuldan mezun olacak bir Hıristiyan Yunanlı da, Azınlık Okulları’na Türkçe Öğretmeni olarak tayin edilebilmeli…

Şimdi; o gün orada dile getirilen görüşleri kısaca özetledikten sonra, gelelim konuyla ilgili, bizim söyleyeceklerimize:

Aslında hiç bu tartışmalara, gerek yok… Bize göre sorunun çözümü, çok basit… Azınlık Eğitimi’nin özerkliğini kabul ederek, okullarımızdaki, öğretmen atamaların dondurulması öncesindeki yapıya geri dönmek ve okul encümenlerinin, istediği öğretmeni okullarına alabilmesine, olanak tanımak. Tabii konunun ayrıntılarına girmiyorum; çünkü böyle bir görüşün, Azınlık Eğitimi’nde sağlanan bunca aşındırmadan sonra, devlet tarafından kabul göremeyeceğini, biliyorum… Onun için de, var olan yapıda nasıl bir iyileştirme yapılabileceği konusunda, Azınlık genelinden de destek göreceğine inandığım, görüşlerimi aktarmak istiyorum:

Öncelikle, SÖPA’nın mutlaka kapatılması gerekir… Çünkü bu okulun, hangi amaçlarla kurulduğu Azınlık insanlarının malûmudur ve temeli sakat olan böyle bir sistemin üzerine de, Azınlığa güven verecek yeni ve de sağlam bir yapı, kuramazsınız. Onun için, bu okulun yerine, mutlaka bir üniversiteye, örneğin, Trakya Dimokritos Üniversitesi’ne bağlı, bir Eğitim Fakültesi kurulması gerekir. Ancak bu fakültenin kuruluşu da, mutlaka Türkiye’deki bir Devlet Üniversitesi’nin işbirliğiyle olmalıdır ve bu yeni okulda, yeterli sayıdaki Türk öğretim elemanları da, görev almalıdır.

Yine, mademki amaç, Azınlık Okulları’na kaliteli ve çağın gereklerine uygun Türkçe Öğretmeni yetiştirmek, o zaman, kurulacak bu okula sadece Azınlık mensubu öğrencilerin alınması gerekir. Bunun, Anayasa ve AB Yasaları’na aykırı olacağı bahanesine gelince; yıllardır faaliyette olan ve sadece Azınlık Okulları’na “öğretmen” yetiştiren SÖPA, bunlara aykırı değil mi? Bu okul, yıllardır hangi yasalara göre çalışıyor? Üstelik de, basında zaman zaman yer alan haberlere göre, Eğitim Bakanlığı yerine, Dışişleri Bakanlığı’na bağlı olarak!..

Diğer yandan şunu da, unutmamak lazım: Burada, Lozan’a göre resmi bir Azınlığın eğitiminden bahsediyoruz. Tabii ki, yasalar ve anayasanın dışında, Azınlığın gelecekteki varlığını güvece altına alacak, bazı ilâve haklarımız da, olacak… Hem sonra, Azınlığın ETNİK KİMLİĞİNİ tanımlarken, sürekli LOZAN’ı ön plâna çıkarıyorsunuz da, AZINLIĞIN EĞİTİMİ söz konusu olduğunda, neden LOZAN’ı görmezden geliyorsunuz?

LOZAN, ya yürürlüktedir, ya değildir… Çıkıp bir yetkili açıklasın da, biz de bilelim ve Azınlık olarak, ona göre hareket edelim…

Not: Konunun bir de, MEDRESELER boyutu vardır ki, ona da inşallah, bir başka yazımızda değiniriz…