Azınlık Ortaokul ve Liseleri
Geçen sayımızda azınlık eğitiminin en öncelikli konu başlığı olan SÖPA sorunu ve anaokullar meselesini ele almıştık. Eğitim konusuna bu hafta da devam edeceğiz. Zira, Batı Trakya Türk Toplumu’nun en önemli ve öncelikli sorunu ve gündem maddesi olması gereken azınlık eğitiminin “arka sıralara” itildiğini gözlemliyorum. Bunun da azınlığın hiç yararına olduğu kanısında değilim.
Biz geçen hafta SÖPA ve anaokulları konusuyla alakalı kalem oynatırken, eğitimimizin ortaöğretim ayağıyla alakalı önemli bir gelişme yaşandı. Eski Milli Eğitim Bakanı ve YDP Rodop Milletvekili sayın Evripidis Stilyanidis, Eğitim Bakanına bir soru sunarak, Sirkeli ve Kozlukebir bölgelerine neden devlet ortaokulu açılmadığını sormuş. Sayın Stilyanidis Yeni Demokrasi Partisi döneminde Milli Eğitim Bakanlığı görevi yaptı. Bu sorunun yanıtını aslında çok iyi bilmesi gerekir. Bizden hatırlatması: Sayın Stilyanidis, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kozlukebir ve Sirkeli bölgelerine devlet ortaokulu neden açılmıyor tam olarak bilemeyiz (biz devlet yetkilisi değiliz) ama azınlığın bu bölgelerde Türkçe ve Yunanca eğitim verecek AZINLIK ORTAOKULLARI talebi var. Bunu Batı Trakya Türk Azınlığı yetkili kurum ve temsilcileri aracılığıyla defalarca dile getirdi.
Tekrar edelim. Batı Trakya Türkleri, Lozan Antlaşmasıyla nüfus mübadelesi dışında bırakılıp, Yunanistan sınırlarında bırakılırken eğitim sistemi ilköğretim diyebileceğimiz ilkokullarla sınırlıydı. Öyle ki, azınlığın ilk ortaöğretim kurumu Lozan antlaşmasının imzalanmasında neredeyse 30 yıl sonra açıldı. 1952’de açılan Gümülcine Celal Bayar Azınlık Ortaokul ve Lisesi o yıllarda azınlığın ihtiyacını karşılayabiliyordu. İskeçe bölgesinde ise ilk azınlık ortaöğretim kurumu Celal Bayar Lisesi’nin açılışından 13 yıl sonra gerçekleşti. 1965’te İskeçe Muzaffer Salihoğlu Azınlık Ortaokul ve Lisesi faaliyete geçti.
Rodop ilinde bir, İskeçe ilinde de bir azınlık ortaöğretim kurumu uzun yıllar azınlığın ihtiyacını karşıladı. Ancak 1990’lardan itibaren bu iki kurum azınlığa yetmemeye başladı. 1990’ların ortalarından itibaren azınlık çocuklarının eğitimlerine devam oranı ciddi anlamda artış göstermeye başladı. Ve doğal olarak iki azınlık ortaöğretim kurumu azınlığa yetersiz gelmeye başladı. İskeçe ve Gümülcine’deki azınlık ortaokullarında yıllarca kura komedisi yaşandı. Okula kayıtları yaptırılacak öğrenciler tombalayla belirlendi. Dışarıda kalan öğrencilerin kayıtlarının yapılması için ise yoğun temaslar yapıldı, hatır bela bu çocukların sözkonusu iki azınlık ortaokuluna kayıt edilmesi sağlanmaya çalışıldı. İşte böyle. Fakat bakıyorum da hiçbir “yetkili” veya “ilgili” kişi bu komediye değinmiyor, bu durumu eleştirmiyor.
Diğer birçok azınlık meselesinde olduğu gibi devlet, toplumumuzun “azınlığın yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yeni azınlık ortaokulları açılması” talebini duymazlıktan geldi. Diğer konularda olduğu gibi bunda da kulaklarını tıkadı, gözlerini kapadı.
Eğitim dinamik bir alandır. Beklemez. Eğer soruna çare üretilmezse dahi, su yolunu bulur ve akmaya devam eder. Bu alanda da öyle oldu. Gümülcine ve İskeçe’deki azınlık ortaokul ve lisesi yetersiz geldikçe, azınlık çocukları Yunan devlet ortaokul ve liselerine yönelmek zorunda kaldı. Bunun sonucunda doğal olarak devlet ortaokullarındaki azınlık çocuklarının sayısı arttı. Hem de hızla arttı. Bazı çevreler bunu “Azınlık devlet okullarını tercih ediyor” şeklinde yorumladı. Fakat aynı çevreler iki azınlık ortaöğretim kurumundaki öğrenci sayısındaki yüzde 400’e, 500’e varan artışı görmek istemedi! Tekrar vurgulamak istiyorum. Gerek Gümülcine’deki, gerekse İskeçe’deki azınlık ortaokul ve lisesi kapasitesinin çok üzerinde öğrenci ile faaliyet gösteriyor. Bu iki ortaokul ve lise azınlığa yetersiz geliyor. Batı Trakya Türk Azınlığı, azınlık nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yeni AZINLIK ORTAOKUL VE LİSELERİ istedi ve istiyor.
Azınlığın bu demokratik talebini Milli Eğitim Bakanlığı görevindeki bulunan, Gümülcineli milletvekili sayın Evripidis Stilyanidis’in de çok iyi bilmesi gerekir aslında. Merak ediyorum. Bu duymazlıktan gelme, azınlığı dinlememe, demokratik taleplerine kulak vermeme, bazı şeyleri azınlığa empoze etme ve azınlığın siyasi sesini ve isteklerini sindirme işi daha ne kadar sürecek?
Öyle anlaşılıyor ki; Batı Trakya Türklerinin sorunlarının çözümü konularında “hatırlatmalarda” ve “tekrarlarda” bulunmakta fayda var. Çünkü galiba bazı şeyler unutuluyor veya unutturulmak isteniyor.
Ozan Ahmetoğlu, Gündem Gazetesi