Ekonomik Kriz ve Bölgemiz Ekonomisine Yankıları

Mustafa Geveli

Bilindiği gibi ekonomik krizlerin en babasını yaşamaktayız. Aslında buna karşı devletlerin aldıkları önlemlerin yetersizliği beni hayli korkutmakta. Umudum, ilerki dönemlerde, önlemlerin daha etkin ve yapıcı bir şekilde kendini göstermesi yolundadır. Uluslararası ekonomi çok kütü bir virusun infeksiyonuna uğramış gibi felç bir durumdaö yardım bekler bir şekilde aşısını beklemektedir. Ama maalesef eski metodlara dayanan faiz indirimi de aşı niyetine işlem görmemektedir artık. Bu krize karşı tradisyonel metodların işlevlerini yitirdiğini görmekteyiz. ABD 800 milyarlık bir aşı ile bu virusun önüne geçmeye çalışmaktadır. Böylece Obama hükümeti 3,5 milyon yeni iş yeri yaratarak eskiden kaybolmuş 4,5 milyon iş yerini kompense etmeye çalışmaktadır. AB ise bu krizin karşına geçmek için daha da korkak adımlar atmıştır. Sadece Almanya, söylediğinin tersine ve tam aksine en çok önlemi alan ülkeler arasında yer almaktadır. Bu kriz administrasyonu kapsamında ABD AB’den daha iyi bir posiyondadır. Bunun nedenlerinden en önemlileri ABD de AB den 5 kat daha fazla tüketim olması, AB’deki bölgesel değişik politikalardan dolayı koordinasyon eksikliği ve bölgesel ekonomik dengesizlikler. Örneğin Almanya’da döviz fazlası var iken, Yunanistan, İspanya, Portekiz gibi ülkelerde döviz eksikliği ve bunları düzeltecek mekanizmaların mevcut olmaması.

AB içinde İngiltere sterlin devalüasyonuna götmesine rağmen, AB ve Frankfurt’a bulunan Avrupa Merkez Bankası Evro bazından bu atılıma gidememesi ve aksine faizleri yükseltmesi, krize karşı bir AB ortak mekanizmasının olmadığının ispatıdır. Hükümetler ortak düşünmekten haciz davranmaya devam ederlerse, sanırım Gümülcine ve İskeçe’de daha çok dükkan kapanacak ve hacizler artacaktır.  Aslına bakarsak, bu krizde kolay kolay sona ereceğe benzememektedir.

Ülkemiz Yunanistan da AB içinde yıllık borçlanması GSYİH  3% ten fazla ve enflasyonu 3 en dengeli AB ülkelerinin 1,5% dan fazla ve toplam borçlanması da GSYİH 60% fazla olmasıyla, ekonomik manevra kabiliyetini de yitirmişştir. Yunanistan’ın yıllık borçlanması 5% tir. 3% çoktan aşılmıştır. Kamu borçlanması ise 97,6%. Yunanistan bu açığı kapamak veya azaltmak için değişik ekonomik politikalara başvuracağı açıktır. Bu açığın kaynaklanma sebebinin Kamu İktısadi Teşebbüslerin ve Kamu Sektörüne olan yatırımın azalması ve getirilerinin azalışına ve faiz giderlerinin artışına bağlamamktadır. Ayrıca AB bütçesine olan girdinin sebep olduğudur. Tabi bunlar yanlış değildir, fakat bir bölümüdür. Asıl sebep Yunanistanın üretim ülkesi olmaması ve bir tüketim ülkesi olmasından kaynaklanmaktadır. EUROSTAT’ın açıklamasına göre Yunanistan’da 2008 de kamu harcamaları GSYİH’nın 44,9% ve kamu gelirleri de 40% bulunmaktadır. Yunanistan’da 5% borçlanma ile ve 80 milyar kamu borcu ile bu vergi paraları nereye gidiyor acaba?

Yunasistan işci ücretlerini düşürmekle bunun karşısına geçmeyi planlamaktadır. Böylece sözde rekabeti arttıracakmış. Hiç te inandırıcı gelmiyor!!!

Olayı matematiksel değerlendirebildiğimiz zaman, para hiç bir zaman kaybolmaz. Fakat bu krizde paralar kimi ülke bankalarına akmış ve öylece ortadan kaybolmuşlardır. ABD nin ekonomisine enjekte edeceği 800 milyarlarda ve AB nin paraları da, zavallı vergilendirilenin cebinden çıkacaktır. Bu olay da diğer bir kriz gelinceye kadar sürecektir.

Bu kriz denilen virusu incelerken bir de bizim bölgemizi değerlendirelim. Çarşıda esnaf ile analitik konsultasyonlarda, 50% lere varan ciro gerilemesi ve medya tarafından yaratılan paniği de sonucu kaynaknlanan panik ile beraber sürüklenen kriz şeklindeki bir para darlığı saptanmaktadır. Böyle bir kriz ortamında para kazanmak değil, onu tutabilen şanslı konumunun gerçeği doğruluk kazanmaktadır. Borcu olmayan kazançlı durumda görünmektedir. Ekonominin harici çok kişi de politik ve siyasal mertebede bölgede sponsor arayışında olması, Batı Trakya gerçeğini gözler önüne sürmektedir. Seneler sonra Batı Trakya’da uzun bir zaman dilimi kalma fırsatını yakaladım. Tabi bunun yanında yaz tatili de olmaması sebebiyle çok kişiyi iyi analiz etme fırsatını da buldum. Kimin ne olduğu gerçeği harici, çok kişinin de sponsor ve destek aradığını farkettim. Çoğunulğun şu zavallı Batı Trakya Azınlık politikasını gönülden değil de, para karşılığı yaptığını tespit ettim. Sermayenin gücü bölge politikasına hakim diyebiliriz. Aslında tarımın darboğaza girmesinden sonra böyle iki taraflı kamu yatırımları, çarşıya en azından para enjeksiyonu konusunda positif etki yaratabilir. Bundan dolayı böyle sermayeden yararlananlara çarşıdan alışveriş etmelerini önerebilirim. Böyle yatırımlar boomerang etkisi çerçevesinde bölge ekonomisine iyi bir katkı sağlayabilir.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
Avrupa Birliği ve Yunanistan - 24 Haziran 2011 14:31
Dunning-Kruger Sendromu - 15 Mayıs 2010 09:21
Euro`nun Değer Kaybetmesi - 30 Mart 2010 13:38
AB mi yoksa IMF mi? - 23 Mart 2010 14:28
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ