Yunanistan’da Orta Eğitim ve Kriz
Son aylarda Kıbrıs’taki ekonomik kriz dikkati çekerken, Yunanistan’daki durum arka plana düşmüştü. Hatta söylenebilir ki, Yunan ekonomik krizi biraz dinmiş gözüküyor. Az da olsa, iyimserlik kuvvetlenmekte. Sert kemer sıkma politikalarının sonucu olan cari açığın düşüşü devam etmekte.
Birinci büyük özelleştirme, “OPAP” adlı devlet bahis tekelinin başarısı ile sonuçlandı. Yunan iktisadının lokomotifi olarak adlandırılan turizm sektöründen de haberler iyi. Fiyat düşüşleri sayesinde rekabet gücü artan Yunanistan’a 2013 senesinde gelecek olan turist sayısı 17 milyonu bulabilir. Devlet tahvillerinde uygulanan zorunlu indirim yüzünden ağır darbe alıp temerrüdün eşiğine gelen banka sektörü, devlet kontrolü altına girmeden yeni sermaye bulabileceği konusunda iyimser. Borsa da biraz umutlanmış durumda.
Hâlbuki, Yunanistan krizi sadece ekonomiye sınırlı değil. Cari açığı kapatmak, devlet yapısında ve toplumsal zihniyette zaafları sorunsallaştırıp çözmekten çok daha kolay. Bir misal göstermek istersek, işte son hafta da medyanın ilgi odağı olan da Yunanistan ortaokul eğitim sektörü. Niye ilgi o kadar büyük? Çünkü birkaç gün önce Ortaokul Öğretmen Sendikası Yunan ÖSS’sinin yapıldığı tarihlerde grev ilan etti. Bu da bir ilk değil. Son otuz senede, birçok kere ortaokul öğretmenleri bu “hassas” tarihlerde grev hakkını kullandılar.
Türkiye ve Yunanistan arasında mevcut olan ama pek bilinmeyen benzerliklerden biri, ortaokul eğitim sistemi. Her iki ülkede de öğretim ezbere dayalı ve eleştiriden uzak duran bir tavra bağlıyken, ÖSS bütün orta eğitimin kilit noktasına dönüşmüş durumda. Çocuk eğitimine büyük önem veren aileler de, üniversite sınavlarında başarı şanslarını arttırmak için her türlü fedakârlığa hazır. Devlet ortaokullarına güvenmeyip, çocuklarını özel ders veya hatta dershanelere göndermeyi tercih ediyorlar. Bazen de devlet ortaokullarında çalışan bizzat öğretmenler kaçak özel ders veriyor. Sonuçta dev bir gayrı resmî, “gölge” eğitim sektörü meydana çıkıyor. Geçen hafta açıklanan rakamlara göre Almanya’da özel ders harcamasında kişi başına düşen rakam 17,95 ve İtalya’da 6,94 avro iken, Yunanistan bu rakam 84,77 ve Kıbrıs’ta 103,25 avro. Böylece ücretsiz kamu ortaokul eğitiminin ne kadar anlamsız kaldığı belli. Otuz veya kırk sene önce özel derssiz veya dershanesiz üniversiteye giriş mümkündü, artık değil. Bu sonuçları okuduğumda da, birkaç sene önce Almanya’da iken, bir arkadaşıma “dershane” veya Yunancası ile “frondistirio” terimini anlatmanın beni ne kadar zorladığını hatırladım. Almanya’da böyle bir şey yok çünkü.
Mevcut kriz ortamında kamu ortaokul eğitim kalitesini iyileştirme tartışması, hem ailelerde tasarruflara yol açabilir, hem de ekonomi krizini aşma meselesinde eğitimin kritik rolünün altını çizebilirdi. Hâlbuki Ortaokul Öğretmen Sendikası bunlar için grev yapmıyor. Grevin nedeni, hükümet kararına göre yeni atanan bir öğretmenin haftalık mesaisinin 21’den 23 saate çıkması. Yunanistan yakın tarihinin en büyük ekonomik kriziyle boğuşurken ve bütün aileler tasarruf yöntemleri ararken, Yunan devlet ortaokullarında çalışan öğretmenlerin haftada 21 saat çalışıyor olmasını doğal hak olarak karşılaması ve eğitimin iyileştirilmesine en küçük fedada bulunmayı reddetmesi, toplumsal bağlarının ne kadar kopuk olduğunun ve toplumun bir kısmının krizin neden ve anlamının ne kadar farkında olmadığının bir göstergesi. Hükümet de, tartışmalı bir hukuk yolunu izleyip, yargıya başvurdu, grevi yasadışı ilan ettirdi ve öğretmenleri sivil seferberliğe çağırdı. İktisadi rakamlar ne kadar iyileşirse iyileşsin, devlet ve toplum ilişkilerinde güven artmadıkça ve sırf küçük grup hesaplarına yönelik zihniyetler ortadan kalkmadıkça, Yunanistan’a beklenen kalkınma zor gelir.
Dr. Ioannis N. Grigoriadis, Taraf Gazetesi