Arnavutluk’ta Ramazan

Ayhan Demir

Arnavutluk’un nüfusu, 2011 yılı sayımına göre, 2.8 milyon. Nüfusun yüzde 56,7’si Müslüman. İlginçtir ki nüfusun yüzde 2,9’u da, sanki ayrı bir dinmiş gibi, kendini Bektaşi olarak tanıtıyor.

Arnavutluk, bir dönem, dünyanın tek ateist devleti olarak tarihe geçen bir ülkeydi. 1944’te iktidara gelen komünistler, 1967’den 1991’e kadar, dine dair her şeyi yasakladılar. 

Yasaklara karşı çıkan birçok imam, ya öldürüldü, ya da hapsedildi. Camiler ve diğer ibadethaneler, sinema, tiyatro ve sanat galerilerine dönüştürüldü. Dini kitaplar yasaklandı ve yakıldı. 

Komünist dönemde oruç tutanlar, giz gizli sahura kalkıyorlardı. Lambayı açmaya çekindiklerinden, mum ışığında ve siyah perdelerin ardında, sahur yapıyorlardı. Oruçlu olup olmadıkları, içme suyu dağıtılarak sınanıyordu. Çalışanlar, oruçlu oldukları anlaşılmasın diye, yanlarında çerez ve diğer atıştırmalıklardan bulunduruyorlardı.

1990’da yeniden bir dini uyanış başladı. Ertesi yıl rejimin değişmesiyle, dini faaliyetler de serbest hale geldi. Ne var ki yaklaşık 50 yıllık zulmün etkileri, hâlâ devam ediyor. 

Başkent Tiran’daki Müslümanların ibadet için buluşma adresi, Osmanlı’dan kalan tek eser niteliğindeki, Edhem Bey Camii’dir. Tiran’da çadır ya da sokak iftarı adeti bulunmuyor. Edhem Bey Camii de, bu tür organizasyonlar için yeterli değil. Yapımı devam eden Namazgah Camii ve kültür merkezi inşaatının bitmesiyle, Ramazanlar daha canlı hale gelecek inşallah.

İşkodra’daki Kurşunlu Camii de bu şehirde ayakta kalabilen tek Osmanlı eseri camidir. Bu cami bakımsızlık ve su baskınları sebebiyle kullanılamıyor. Yeni açılan Trush Camii,  şehrin cami ihtiyacını karşılıyor.

Berat şehri, ülkenin diğer şehirlerine nazaran, zengin bir cami mirasına sahip. Bu şehirde, Osmanlı’dan kalan Bekarlar Camii, Kurşunlu Camii, Sultan Camii (Kral Camii), Beyaz Camii, Hüseyin Paşa Camii (Saat Camii),Kırmızı Camii ve Telelka Camii bulunuyor. Şehirde, komünizm sonrası inşa edilen camiler de bulunuyor.

Elbasan’da, Osmanlı döneminden kalan tarihî Nazire Camii, Kral Camii (Sultan Camii) ve Namazgâh bulunuyor.

Durres (Dıraç) şehrindeki Fatih Camii, ülkenin en eski ibadethanelerinden bir tanesi. Bir de şehir merkezindeki Yeni Cami var. 

Arnavutluk’ta, İslam’a dair birçok şey gibi, Ramazan gelenekleri artık unutulmuş durumda. Buna rağmen ayakta kalmayı başaran ve bölgelere göre değişiklik arz eden bazı gelenekler var.

Ramazan pidesi pek olmasa da, susamlı ekmek ve simitler var. Minarelere asılan mahyalar olmasa da, “Hoş Geldin Ramazan” yazıları camiler süslüyor.

Gündüzleri Kur’an-ı Kerim okunan camiler, akşamları teravih namazına gelen Müslümanlara ev sahipliği yapıyor. 

İftar saatinin gelişiyle, sokaklar derin bir sessizliğe gömülüyor. Oruç tutanlara yönelik derin bir saygının olduğu Arnavutluk’ta, iftar daveti geleneği devam ediyor. Bu iftarlara Hıristiyanlar da davet ediliyor. 

İşkodra ve Kavaya şehirlerinde, Ramazan’ın 27. günü, Hıristiyanlar da Müslümanlarla birlikte oruç tutup, iftar ediyorlar.

İşkodra’da şehrinde iftar ve sahurun gelişi, ‘lodra’ adı verilen davulla yapılıyor. Davulu çalan Çingenelere, para ya da yiyecek veriliyor.

Arnavutluk’taki iftar sofralarında genellikle tavuk suyu, şehriye ya da sebze çorbası ikram ediliyor. Kıymalı, ıspanaklı ya da pırasalı börek de sunuluyor. 

Güveç, imam bayıldı, köfte, lahana sarması, fırında etli patatesli ve tavuklu pilav gibi birçok ana yemek, Osmanlı mutfağından alıntılanmış. 

Arnavut kültürüne has yemekler de yapılıyor.

‘Pastiçe’ olarak isimlendirilen süt, peynir, yumurta ve tereyağ soslu, fırında makarna bunlardan bir tanesi. Domates, biber, et ve ciğerden ‘fergese’ de var. 

Et Kıyma, yumurta, soğan ve domatesle hazırlanan kıymalı yumurtayı da unutmayalım. 

Qulle isimli yemek ise oldukça ilginçtir. Kavrulmuş un ve su karıştırılıp, tepsiye yayılıyor. Tepsinin ortasına tavuk, et ya da köfte konularak fırına sürülüyor. 

İftarlarda, İşkodra’ya has soslu Sazan balığı tava ve Elbasan’a has Elbasan tava da ikram ediliyor.

Yemeğin sonunda hasude, kabuni, revani, baklava ve şekerpare gibi Osmanlı mutfağının şerbetli tatlıları yeniliyor.

Sahurlar, çay eşliğinde, peynir, domates, zeytin gibi kahvaltılıklarla yapılıyor. 

Sahur ve iftar sofralarının olmazsa olmazı ise ‘petulla’ isimli lokmadır. Genellikle bal ve reçelle yenildiğinden, ballı lokma olarak da isimlendiriliyor. Peynir ya da krem soslarıyla da yenebiliyor.

Velhasıl, her türlü baskıya rağmen, Arnavutluk’ta Osmanlı ve İslam kültürü varlığını muhafaza ediyor. Yıllarca İslam’a hasret bırakılan Arnavut kardeşlerimiz, yavaş yavaş hafızalarını tazeliyorlar.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
Yunan Eziyeti - 11 Mart 2020 14:19
29 Ocak Olayları - 29 Ocak 2020 22:56
Yunan’ın yaptıkları - 15 Mart 2018 02:42
Yunan zulmü - 29 Kasım 2017 21:52
Yunan’ın Çamerya Soykırımı - 21 Haziran 2017 20:01
Yunanistan’da Ramazan Bayramı - 6 Temmuz 2016 01:18
Arnavutluk’ta Ramazan - 30 Haziran 2016 14:31
Bulgaristan’da Ramazan - 23 Haziran 2016 15:46
Yunanistan’da Ramazan - 15 Haziran 2016 14:09
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ