İskece – Xanthi | İskeçe

İskece – Xanthi

İskece – Xanthi

İskeçe (Xanthi), Yunanistan’ın kuzeyinde, Batı Trakya’da, aynı adı taşıyan ilin merkezi olan kenttir.

Buraya “binbir rengin şehri” de deniliyor. Düzlük bir alanda kurulan şehir, eski ve yeni şehir olarak iki kısımdan oluşuyor. Eski İskeçe dağın yamacında kurulmuş dar sokaklardaki Türk evlerinden oluşuyor. Her mahallede bir cami var. Şehir merkezinde ise 5-6 civarında cami bulunduğu söyleniyor.

Kavala-İskeçe arasındaki karayolu uzaklığı 55 km.dir. Yol boyunca kendinizi Anadolu’nun bir bölgesinde ilerliyormuş gibi hissedebilirsiniz. İskeçe şehrinin arka kısmındaki dağ üzerinde ilerleyen küçük yoldan gidildiğinde birçok spor yapan insan ve kiliseler görebiliyorsunuz.

İskeçe ismi “Eskice” sözcüğünden gelmektedir. Osmanlılar döneminde burada iki tane yerleşim yeri varmış. Bunlar Eskice ve Yenice olarak isimlendiriliyormuş. Yine aynı dönemde Yenice denilen merkez büyük bir yangın sonucu yok olunca, buradaki insanlar bugünkü İskeçe merkeze taşınmışlardır. Bu yangın felaketine uğrayan Yenice günümüzde bir köy olarak bulunmaktadır. Evlerinde ise mutlaka balkon bulunmaktadır. Şehirde balkonsuz ev bulunmuyor. Özellikle bahar ve yaz aylarında balkonlarından çiçekler sarkmaktadır.

Yunanistan ülkesinde Gümülcine ve Dedeağaç ile birlikte Türklerin en çok barındığı şehirlerden biridir. Ancak Lozan Barış Anlaşması ardından buradaki Türk nüfusun büyük bölümü mübadeleye tabi tutulmuştur.

Günümüzde İskeçe şehrinde her yıl Şubat ve Mart aylarında Karnaval düzenleniyor. Karnaval muhteşem güzel, buraya karnaval zamanı gitmenizi öneriyoruz. Ayrıca Eylül ayında “Kasaba Festivali” düzenleniyor. Ayrıca her cumartesi günü düzenlenen kent pazarı da çevreden gelenlerin ilgisini çekiyor.

2011 yılı yerel yönetim reformunda Yeniköy (Stavroupoli) belediyesi İskeçe belediyesine bağlanmıştır. Şehrin 2011 nüfusu 48.879’dur.

Osmanlı Dönemi

İskeçe’de, 20. yüzyılın başından kalma Osmanlı mimarisine sahip yapılar İskeçe bölgesi ile ilgili ilk tarihi kayıtlar MÖ 879 yılına dayanır. Küçük bir yerleşim birimi olarak başlayıp, Trakya tarihinin, (iç) savaşlar, yıkımlar gibi, tüm evrelerinde yer aldı. Her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu 1363 yılında Edirne’nin fethi ile Balkanlar’a yerleşmiş olsa da, İskeçe’nin yanı sıra bugünkü Kavala, Drama ve Serez bölgelerinin Osmanlı hâkimiyeti altına girmesi ancak 26 Eylül 1371 tarihindeki Çirmen zaferi ile gerçekleşmiştir.

Yerel Türk nüfusunu güçlendirmek amacıyla Anadolu ve özellikle Konya bölgesinden İskeçe ve civar illere halk yerleştirilmiştir. Osmanlı’nın genişleme döneminde, İskeçe, orduların çıkış noktalarından biri iken, Osmanlı’nın Balkanlar’daki hâkimiyeti azalma sürecine girdikten sonra, İmparatorluğun Balkanlar’da tutunmasında belirleyici rol oynamıştır.

1715 yılına gelindiğinde İskeçe tütünü ile tanınmış ve bu ürünü sayesinde bölgenin refah düzeyi artmıştır. Mart ve Nisan 1829’da gerçekleşen iki şiddetli deprem ile şehir büyük bir yıkıma uğramış, ancak bu olay yeniden yapılanmasında büyük öneme sahip olmuştur.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’daki sınırlarının bu bölgeye gerilemesi ile birlikte, bölgeye olan Rus ve Bulgar saldırıları artmıştı. Osmanlı İmparatorluğu’nun yardımından yoksun olarak, İskeçe halkının da katıldığı Batı Trakya Türklerinin silahlı mücadelesi ile, Osmanlı için son derece olumsuz şartlar içeren Ayastefanos Antlaşmasının daha sonra Berlin Antlaşmasına dönüşmesinde katkıları olmuştur.

İskeçe Balkan Savaşları esnasında, sırası ile Bulgaristan, Yunanistan ve yine Bulgaristan tarafından işgal edildi. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun Edirne’yi yeniden ele geçirdiği dönemde yöre halkının mücadelesi ve Osmanlı tarafından yapılan yardımlar sayesinde İskeçe ve Gümülcine’deki Bulgar hâkimiyeti kaldırıldı. Ancak, ardından kurulan ve İskeçe’yi de kapsayan Garbi Trakya Hükümeti’nin, 1 Eylül 1913 tarihinde bağımsızlığını ilan etmesi, Osmanlı, Rusya İmparatorluğu ve Bulgaristan tarafından hoş karşılanmayınca, bölgede etkinlik gösteren Osmanlı subayları geri çağırıldı ve İstanbul Antlaşması ile İskeçe dâhil, Batı Trakya bölgesi Bulgaristan’a bırakıldı.

Yunanistan Dönemi

I. Dünya Savaşı

I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ile İskeçe, Bulgaristan ve Yunanistan arasındaki cephenin ortasında kaldı. Osmanlı’nın savaşa katılması ve Bulgaristan’ın hâkimiyetinin azalması ile birlikte bölgeyi Yunanistan’a bağlamayı amaçlayan, Yunanistan ve Fransa denetimli kuruluşlar etkinlik göstermeye başladılar. Yunanistan’ın diplomatik girişimler ile bağımsızlık çabalarını bastırdığı bölgede, İskeçe’nin de dâhil olduğu Batı Trakya’nın akıbetinin halkoyu ile belirlenmesine karar verildi. Mayıs 1920’de gerçekleşen halkoyu ile, Türk nüfusu ezici çoğunluğu elinde bulundurmasına rağmen, sonuç bölgenin Yunanistan’a bağlanması yönünde oldu.

Millî Mücadele döneminin sona ermesi ve Lozan Anlaşması’nın imzalanması ile İskeçe Türk halkı nüfus mübadelesinden muaf tutuldu.

II. Dünya Savaşı

İskeçe bir kez daha II. Dünya Savaşı’nda Bulgaristan tarafından işgal edildi. Bunu takip eden Yunan İç Savaşı boyunca da İskeçe halkı yerel mücadelelerde yer almaya devam etti.
Yakın Dönem

Günümüzde ise, İskeçe’de Batı Trakya Türkleri’nin azınlık sorunları ve insan haklarının Yunanistan tarafından ihlallerine karşı siyasi mücadele sürmektedir.

Eğlence

Şehirde çok sayıda restoran, taverna ve bar bulunuyor. Barlar sokağına gidebilirsiniz ve hatta meraklısı için şehirde bir de “Casino” var. Ama tavernalarda genellikle garsonlar pek hareketli değildir.

Ne Yenir?

İskeçe bölgesinde geleneksel lezzetlerden tatmak isterseniz size önerebileceğimiz restoran “Peramsa”dır. İskeçe tatlıları ve kuruyemişleriyle öne çıkan bir yer. Özellikle şehir meydanında tatlıcı dükkanları var. Burada Yunan peynirleri de çok ünlü.

Ne Satın Alınır?

Buradan mutlaka kurabiye satın almalısınız. Yukarıda sözü edildiği gibi şehir meydanındaki tatlıcılara mutlaka uğramalısınız. Kurabiye ise bademli un kurabiyesi denilebilecek türdendir.

Ama unutmayın ki bir pazar günü buraya gittiyseniz her yerin kapalı olduğunu göreceksiniz. Hafta içi günlerinde ise dükkanlar saat: 09.00 ile öğleden sonra 2 arasında açık kalıyor. Yani saat 14.00’den sonra siesta yapmaya gidiyorlar ve dükkanların hepsi kapanıyor. Yunan ekonomisinin krize girmesine şaşırmamak gerek.

Gezilecek Yerler

Şehrin tam ortasında geniş bir meydan var. Bu meydanda ise güzel bir saat kulesi görülüyor. Meydanda ayrıca çok sayıda kafeterya ve restoran bulunuyor. Pazar günleri dışında bu meydan oldukça hareketli.

Meydanın hemen kuzey tarafında büyük bir kilise var.

Çarşıdaki sokaklar dar. Bu dar sokaklarda eski evlerin arasında gezinebilirsiniz. Bu eski evlerin hepsinin cumbalı balkonları var.

İskeçe Meydanı

Dar sokaklardan geçerek İskeçe meydanına ulaşın ve burayı gezin. Burası şehrin tam ortasında genişçe bir meydandır. Bu meydanı süsleyen görkemli bir saat kulesi var. Meydanda çok miktarda kafetarya ve restoran bulunuyor. Meydandaki mekanlardan birinde oturup Türk kahvesi içmelisiniz ki Yunanlılar buna Yunan kahvesi diyorlar.

Meydanın hemen batı yönünde bir kilise var.

Saat Kulesi

Şehirde Osmanlı döneminden kalma yapıdır. Aslında şehirde Osmanlı döneminden kalma iki tane saat kulesi bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Pazar Yeri Camisinin yanındaki saat kulesidir ki bu kule 1943 yılında Bulgarlar tarafından yıkılmıştır. Günümüzde bu kulenin yalnızca resimleri görülmektedir. Diğer saat kulesi ise şehir meydanındadır ve günümüzde ayaktadır. Bu saat kulesi 1870 yılında İskeçe’nin önde gelen ailelerinden Hacı Emin Ağa tarafından yaptırılmıştır.

İskeçe Belediyesi 1972 yılında Şehir Meydanındaki bu saat kulesini Türk-Osmanlı kültür mirası olması nedeniyle yıkmaya kalkmış ancak halkın tepkileri sonucu yıkılma engellenmiştir. Ancak kule yıkılamamış olmasına rağmen kitabeleri yok edilmiştir.

Tanınmış İskeçeliler

  • Demokritos
  • Manos
  • Hacıdakis
  • Mehmet Emin Aga (Müftü)
  • Protagoras
  • Şerif Gören
  • Necla Nazır (Sanatçı)
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ