Batı Trakya`da Bayramlar
Batı Trakya’da geçmişten günümüze yaşattığımız geleneklerimizin arasında, Ramazan ve Kurban bayramlarında yaşatılan önemli geleneklerimiz de vardır.
Batı Trakya’da bayramlar; dostların ve akrabaların buluştuğu, yaşlıların ziyaret edildiği, geleneklerin yaşatıldığı, meydanların şenlendiği kutsal ve birleştirici günlerdir. Bayramlarımızda geçmişte yaşatılan güzel geleneklerimiz son yıllarda unutulmaya yüz tutsa da, duyarlı gençlerimiz ve değişik köy ve bölgelerdeki derneklerimiz tarafından bayram geleneklerimizin özünde aynı yaşanması için başarılı çalışmalar yapılmaktadır.
Batı Trakya’da Ramazan:
Batı Trakya’da Ramazanın gelmesiyle başlayan hareketlilik ve tatlı telaş, bayram sonuna kadar devam eder.
Ramazandan birkaç gün önce köyün gençleri toplanarak, Ramazan ayı boyunca kimlerin hangi günler davul çalacağına karar verirler. Böylece köyün gençleri her gece köylerinde bulunan gençlik odalarında buluşup hep birlikte sahuru beklerler ve görevli gençler sahurda sokaklarda davul çalarak köy halkını sahura kaldırırlar. İftar saatinde de yine görevli gençler davul çalarak iftarı haber verirken, Gümülcine ve İskeçe’de de iftar saati top atılarak haber verilir.
Batı Trakya’da Ramazan ayı boyunca iftar sofraları genellikle dost ve akrabalarla paylaşılır. Son yıllarda gelenek halini alan köy iftarları da birlik ve beraberlik açısından son derece önemlidir.
Tüm Batı Trakya Türklerinin davet edildiği köy iftarlarında; bütün köy halkının ortaklaşa hazırladığı iftar yemeği yenilip, gelen konuklarla birlikte teravih namazı kılınır. Bu gelenek her yıl her akşam değişik köylerde düzenlenmektedir.
Köylerde yapılan geniş katılımlı iftar sofralarında genellikle; kıymalı pirinçli “düğün çorbası”, patates kızartmalı dana eti, nohutlu pirinç pilavı ve irmik helvası pişirilir.
Köylerde halen sürdürülen Ramazan gelenekleri arasında, “Hoca Gezeği” de devam etmektedir. Ramazan boyunca köyün imam ve müezzinine verilen iftar ve sahur yemeği olan “gezek”, köy evlerinde sırayla hazırlanarak iftar ve sahur saatlerinde cami ya da mescide gönderilmektedir.
Ramazanın son günü olan Arife günü de “Lokma çöreği”nin pişirilmesi son derece önemli bir gelenektir. Ancak son yıllarda işlerin yoğunluğu bahane edilerek bu güzel gelenek unutulmuş, bunun yerine her aile bütçesine göre komşularına; makarna, şeker, kahve, ekmek, simit, hurma gibi yiyecekler dağıtmaktadır. Bundan 15 – 20 yıl önce Arife günü her evde pişen “Arife çöreği” adı verilen “lokma çöreği” ya da “kaba çörek” büyük bir titizlikle sabahın erken saatlerinde yoğrulur, bol zeytinyağında kızartılan çörekler komşulara ve akrabalara temiz ve yeni kıyafetler giymiş “Arife böceği” denilen küçük kız çocukları tarafından dağıtılırdı. Bu arada Arife günü Batı Trakya’da hemen hemen her evde cevizli bayram baklavası da pişirilip şerbetlenir ve bayram süresince gelen misafirlere ikram edilir.
Ramazan Bayramı:
Ramazan ayı boyunca çalınan davul, bayram sabahı da köyün gençleri tarafından çalınarak köy halkı bayram namazına kaldırılır. Bayram namazından sonra da gençler ve çocuklar, topluca davul eşliğinde tüm evleri dolaşarak bayram kutlarlar. Topluca bayram kutlayan gençlere hane sahipleri mendil, havlu, çorap, para gibi hediyeler verir. Toplanan hediyeler uzun bir çubuğa bağlanır ve tüm evler bu şekilde gezilir. Bu arada davul çalarken toplanan bahşişler de açık arttırma ile satılarak köy yararına (örneğin köyde bulunan tarihi bir çeşmenin veya mescidin onarımı için) bu para kullanılır.
Bayram sabahları erkenden Batı Trakya’da her evde tatlı bir telaş başlar.
Evin erkekleri hazırlanıp bayram namazı için camilere giderler, bayanlar da bayram için son hazırlıkları yaparlar. Erkekler namaz çıkışı birbirleriyle bayramlaşıp evlerine dönerler. Evlerde büyüklerin elleri öpülür, “Bayramınız mübarek olsun, nice bayramlara, Allah çok bayramlar göstersin – erdirsin” gibi dileklerde bulunulur. Daha sonra da ailece bayram yemeği yenir. Yemeğin ardından yakın akrabalar ve komşular ziyaret edilir. Daha sonra da evin gelinleri, eşleri ve çocukları ile birlikte bayramlaşmak için baba evlerine giderler.
Bayramlaşmaya gelenlere önce Türk kahvesi ikram edilir. Yanında bayram baklavası ve su ya da meyve suyu verilir. Daha sonra da şeker ya da çikolata tutulur, kolonya dökülür.
Bayramda kısa sürede birçok ziyaret yapılmasına rağmen, ziyaret edilemeyen, sonraya kalanlara ‘saygı kocamaz’ düşüncesiyle daha sonra (bayram sonrasında da) geçmiş bayramlarını kutlamak için gidilir.
Batı Trakya’da bayramların coşkuyla yaşandığı, çocukların heyecanı ve sevinçlerinden de anlaşılmaktadır. Çocuklar grup grup mahalle veya köy evlerinin kapılarını çalarak el öpüp bayram kutlarlar ve onlar için hazırlanmış olan şeker, çikolata, para, mendil gibi hediyeleri alırlar.
Batı Trakya’da bir bayram geleneği olarak, T.C. Gümülcine Başkonsolosluğu ile kurum ve kuruluşların bünyelerinde düzenledikleri bayramlaşma törenlerinde, Batı Trakya’nın her köşesinden binlerce kişi bir araya gelerek bayramlaşır.
Kurban Bayramı:
Batı Trakya’da Ramazan bayramında olduğu gibi Kurban bayramında da birkaç gün önceden hazırlıklar başlar. Bayram alışverişi yapılır, evler köşe bucak temizlenir, bahçe ve yol duvarları yani “harem duvarları” kireçle “çırpılır”.
Hali vakti yerinde olan, dinen kurban kesebilecek güce sahip olanlar kurbanlıklarını bir gece önceden kınalarlar. Bayram sabahı erkekler bayram namazına gittikten sonra kadınlar evdeki son bayram hazırlıklarını tamamlarlar. Ev, gelecek misafirler için düzenli tutulur. Erkekler bayram namazından döndükten sonra bayramlaşmanın ardından bir önceki gün kınalanmış olan kurbanlar kesilir.
Her yıl düzenli olarak kurbanını kesen aileden birileri kurban bayramından önce vefat etmiş ise, arife günü ölünün ruhuna gitsin diye onun adına da hayır kurbanı kesilir ve komşulara dağıtılır.
Kurban kesecek olan kişiler genelde kurban etiyle oruç açmak sevap olduğu için akşamdan, kurbanlığın eti gelene kadar yemek yemezler. Eve gelen kurban etinin genellikle ciğeri pişirilir ve oruçlar bu etle açılır. Daha sonra da kurbanlığın etinden, kesemeyen komşulara verilmek üzere paylar ayrılır ve hemen bayramda herkesin et yemesi düşünülerek komşulara dağıtılır. Yakınlarda kurban kesememiş kimse yoksa kişiler birbirleriyle tadına bakılsın diye etleri değiş tokuş yaparlar.
Kurban bayramında da Ramazan bayramında olduğu gibi tüm dost ve akrabalar ziyaret edilip bayramları kutlanır. Çocuklar yine tüm köyün ya da mahallenin evlerini tek tek gezerek bayram kutlarlar, kendileri için hazırlanmış olan bahşişleri alırlar.
Her iki bayramda da bayram sabahları ya da bayram süresince kabristanlar da ziyaret edilerek ahirete göçmüş yakınlar için dualar okunur.
Deve Şenliği:
“Batı Trakya’da bir gelenek olarak bayramın birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü geceleri büyük köylerde “deve” adı altında şenlikler yapılır. Şenlik, akşam üzeri köyün, mahallenin önceden hazırlanıp süslenmiş meydanlığına halkın toplanmasıyla başlar. Diğer taraftan gençler günler öncesinden şenliğin adı “deve” olduğundan tahtadan bir deve hazırlarlar. Deve yapımı için zamanları olmazsa da, şenlik günü deve yapmak için uzunca bir merdivenin altına iki kişi girer, merdivenin üzerine de yere kadar sarkacak şekilde bir kilim örtülür. Kilim, devenin sırtında olduğu gibi çeşitli yerlerinden kabartılır.
Şenlik günü “deve”ye katılacak olanlar (yalnız erkekler katılır) değişik, garip giysiler giymiş olarak köyün meydanına gelirler. Bunlardan bazıları kadın kılığına girmiş olur, bazıları yüzlerini boyayarak veya yüzlerine maskeler takarak tanınmayacak bir hale gelir, bazıları farklı meslek gruplarını canlandırır, bazıları da eskiden erkeklerin özel günlerde giydikleri potur ve feslerle şenliğin başlayacağı meydana gelirler.
Gençlerden bir kişi gelin, bir kişi de damadı canlandırır. Gösteriye katılacak olanların meydana toplanmasıyla şenlik başlar. Gençler deveyi önlerine alarak davul zurna eşliğinde köyün bütün evlerini gezerler. Gelin, damat, Arap şeyhi, kadın kılığına girmiş erkek gençlerle birbirinden güzel, gerçek halk senaryoları canlandırılır, cıvıl cıvıl kıyafetler içinde karşılamalar oynanır, horonlar tepilir. Evler gençler tarafından dolaşılırken eğlenceyi izlemek isteyenler de grubu takip ederler. Kalabalık ağır ağır ilerler, zaman zaman mola verir. Bu molalar esnasında herkes oyuna katılır, böylece gecenin ilerleyen saatlerine kadar büyük bir eğlence yaşanır.
Şenliğe katılan gençler evlerin kapısına gelince, ailenin büyüğü tarafından kapı açılır, gelin ve damat ev sahibinin elini öperek bayramını kutlar, ev sahibi de onlara çeşitli hediyeler ve para verir. Eski yıllarda hediye olarak et verilir, daha sonra da bu etler gençler tarafından pişirilerek yenirdi. Son yıllarda et yerine hediye olarak para verilmesi gençlerin bu parayı hayır işlerinde kullanmalarına vesile olmuştur. Toplanan bu bahşişler öncelikle ihtiyacı olanlar varsa onlara verilerek yardım yapılır ya da köyün bir ihtiyacı giderilir.
Bütün köyün evleri tek tek gezildikten sonra şenlik meydanına gelinir, burada davul zurna eşliğinde oyunlar oynanır, gece boyunca gösterime katılmış gençler seyircilere hoş vakit geçirtmek için ellerinden geleni yaparlar.
“Deve şenlikleri” Kurban bayramında küçük değişiklikler dışında hemen hemen bütün köylerimizde aynı şekilde kutlanır. Bazı bölgelerde gençler değişik kıyafetler giyerek deve olmadan da davul zurna eşliğinde sokakları gezerek bayram kutlarlar.
Kurban Etinden Yapılan Yemekler:
Kurban eti dilim dilim kesilir, 1 – 2 saat sirkeli ılık suda bekletilir, kısık ateşte tuz konarak haşlanır, sade ya da sarımsaklı yoğurtla yenir.
Yoğurtlu eti ayrıca şu şekilde de hazırlayabiliriz:
Kuzu eti doğranır ve 3- 4 diş sarımsakla haşlanır. Haşlama suyundan çıkartılıp bir tavada sıvı yağda kızartılır. Kızaran etler tekrar haşlama suyuna atılır ve yarım saat kadar bekletilir. Servis tabaklarına alınıp üzerine sarımsaklı yoğurt dökülerek yenir.
Bumbar dolması için koyun bağırsakları iyice temizlenir, bol su ile yıkanır. Pirinç, ciğer, soğan, maydanoz, tuz, karabiber ile dolma içi gibi iç hazırlanır. Bağırsağın bir ucuna huni takılır. Hazırlanan iç huniden azar azar bir şiş yardımı ile bağırsağa itilir. Tıkandığı zaman çok az bir miktar su da konur. Fazla havası alınarak bağırsağın uçları kendisi ile bağlanır, bir tencerede kaynamakta olan suya atılarak haşlanır. İstenirse haşlandıktan sonra çırpılmış yumurtaya bulanarak kızartılabilir.
İşkembe yapılacağı zaman önce hayvanın işkembesi çıkarılır, iyice yıkanıp kireçli suda bekletilir. Sirkeli suda haşlanır, üzerindeki kısım soyularak temizlenir. İstenirse sade haşlama olarak yenir ya da çorbası yapılır sirkeli – sarımsaklı olarak tüketilir. Kuru fasulye veya nohutla da pişirilir.
İç pilav sarılarak yapılan kuzu gömleğinin (darplı) üzerine yumurta sarısı sürülüp fırında pişirilir.